2011’in ilkbaharında ilk düşümü gördüm, öyle bi’ bahar ki yıllarca kış sandım. 4 nisan 2011’de ilk kitabım dünaydın sevgilim’i elime düştü. dışı murathan, içi ben. o iskeleye gittim ben de. öylece uzandım hatta koca bi’ yaz, korkularımı yenip gece o iskeleden denize girmişliğim bile var. ilk düşümün kabuğu bu iskele oldu işte. dışı öyle murathan ki bakan unutuyor beni. ne güzel unutuldum dedim kendi kendime. hâlâ unutuluyorum. ne güzel.
çok geçmeden yakılacak şeyler için bi’ kamp kurduk. ateşimizin üzerinden kimsecikler atlamadı, gerek duymadık belki de. hangi sebep elimizi çakmağa götürdü bilinmez ancak bir çocukluk düşümden daha kabuk yaptık. murathan önce okudu sonra dokundu. güzel duygu ile birlikte bir de gözlerimizin perdesine vurdular karton külleri’nin içini. iyi ki vurdular. ölmediğimden güçlendim. öldüğümden de olabilir.
bütün ölüleri sorgulayalım dedim. çok kalabalıklaştık bu kez. murathan’ın görüp bizlere gösterdiği bir kare ile yüzlerce gece uyudum. sergisinde dolaşırken “bu” dedim. bu fotoğrafın önünde konuştuk onunla. ben anlattım o sustu. o anlattı ben sustum. fotoğraf anlattı dünya sustu. dünya demişken tüm dünyanın gözüne girmişliği var bu karenin. içerisini dolduracak şeyler yazamıyorum hâlâ ancak içim içerisi kadar dolu. ölüm komik mi? gülümsedik işte. murathan’ın güzel yaşına gelsin bu tebessüm, bu kahkaha! iyi ki doğdun adam!
Bütün Ölüleri İlk İmza günü, 2015 |