Bütün Ölüleri için kitaplığında yerin hazır mı?
Sen de yerini hazırla, sosyal medyada #bütünölüleri etiketi ile paylaş, imzalı kitap kazanma şansı yakala!
Facebook #bütünölüleri
Twitter #bütünölüleri
Instagram #bütünölüleri
İlgili tüm detaylar Facebook sayfamızda.
İrfan Kurudirek, Bütün Ölüleri
Öykü, Deva Yayıncılık, Kasım 2014
Kapak: Murathan Özbek
İrfan Kurudirek, Bütün Ölüleri
Öykü
Deva Yayıncılık, Kasım 2014
Tanıtım Filmi: Murathan Özbek.
Kara mı leke / Kırmızıya mı örtü / Ben bilemedim.
İki kere ikinin beş ettiği yeri yanlış yerde arıyorlar. Matematikten mucize beklenir mi hiç? Oysa kafalarını çevirip aşka bir baksalar neler beş ediyor onlar bile şaşırırlar.
Parmağımı boğazıma bastırıp kusuyorum durduk yere. Boşuna yapmıyorum bunu içimden atmam gereken şeyler var biliyorum ve bunları atmak için her yolu deniyorum. Gözyaşına binmezlermiş, biraz şımarık büyüttüm onları. E şarkılara da sarılıp gitmiyorlar. Başka kokular, başka tenler diyorum üzerime gülüyorlar yahu! Ne yapayım diye düşünmekten uyku uyuyamaz oldum. Ah bir görsem şunları giderken; soğuk bir bardak su içeceğim. Şerefe!
Birileri bir yerde sesimi duyarsa eğer bil ki kendimi çağırıyorumdur. Yapayalnız kaldım son zamanlarda yine kendimle dertleşiyorum. Anlayacağın yine aynalar, yine sahte gülüşler, yine keder.
Yatağa tek parça olarak girdiğim geceler parmakla sayılır ama beş eder mi bilmem. Kalabalığa karıştığım sabahlarda elinde buğulanmış poşetlerle yürüyen memurlar görüyorum. Bir de akşamdan kalma öğrencileri görüyorum. Onlar tebessüm ettiriyorlar saolsunlar. Ama o soğukta elleri şekil değişmiş çocuklar seni hatırlatıyor, içimi sızlatıyor, düşlerimi karartıyorlar. Sana yapamadığımı yapıyorum, başlarını okşayıp geçiyorum.
Tamam tamam biliyorum. Ben seni ilk düşlediğim yerde gördüğüm kaplumbağayı zıplatmaya çalışıyorum. Üstelik yardım beklediğim bir şey veya bir kimse de yok. Hayır, boşuna değil. Değil!
Parmağımı şıklattığımda kaplumbağa zıplamıyor ama sen aklıma geliyorsun. Biliyorum senin aklına hiçbir şey gelmiyor ve yine biliyorum ki o “hiçbir şey” benim.
Ben gidiyorum
Midem bulanıyor.
Fotoğraf: Murathan Özbek
güneşi duru bir öpücükle uğurladım, sen göründün biraz, biraz gözlerin göründü, gider gibi oldun sonra.
-konuşturdum geceyi, yerini bilmiyor.-
birkaç ağustos geçti görünüşünün ardından. yalan yok, birkaç beden daha dolaştım avunmak için ve bir gece ansızın:
-yokluğunu buldum, seni tanımıyor.-
gülüş. gülüşün geldi yine bi’ ara. epey gün saydım biliyor musun? gözlerindeki ışığa dokunabilmek başka bir dünyanın cenneti olmalı.
-hasretine gösterdim seni, bir türlü çıkaramıyor.-
okullar başladı. yalnızca birkaç defterim oldu benim. yazdıklarımı silip yerine yenisini yazmayı ilkokulda öğrendim. mevsimleri de. ama saçlarını öğrendiğimde unuttum tüm okuduklarımı.
-mevsimlerin dersine girdim, sonbahar saçlarını işliyor.-
ağladığını öğrendim. aynı gün yağmur da yağdı. dile kolay, göze zor. mutluluktan bile olsa ağlamamalısın, bunu sana söylemeliydim.
-yağmurun fikir babası, gözlerin.-
gözlerini daha uzun gördüğüm bir gece konuşmak istedim. sen uykuya yenik düştün ama ben özenle seçtiğim kelimelerim ile sorguya devam ettim:
-gözlerin masum, deliller yetersiz.-
bacaklarının arasında kavuşmuştu ellerin. acaba ellerimiz aynı boyda mıydı? çok yüksek bir rakımda uyudun o akşam. ben aynı yerden sormaya devam ettim:
-ellerin sorgulanmıyor, deliller yetersiz.-
uzun uzadıya sevdim seni. saçların uzadı, kısaldı, sevdim. her halini başka bir halimle sevdim. biraz kalabalıklaştık.
-bizi çeteden yargılasınlar, sevdikçe çoğalıyoruz.-
kısık ateşte idim ama hep ateşte idim. güzel piştim. beni sevdiğini söylediğin gece de uyumadım. daha yakındı sanki yıldızlar. o kadar güzeldin ki:
-aşkın itiraf etti, seni benden almış.-
mutlu-
-son.
fotoğraf: Murathan Özbek (in-)
sen müziğe oynadığını sanıyorsun yılanın,
o flütten kendini koruyor. -böyle bi’ şey işte aşk.-
müziğe kapıldıkça koruyorsun kendini-
sokak lambalarından izleyince son kar yağışını, ağladı perdem.
yürüdüm sessizliğin karanlığına,
sen yine de bu sessizliği seninle soludum say.
müzik yok ama, tüm bu sokaklarda ayak izin var
bak.
işte şimdi, düşünüyorsun,
ne zaman bitti bu sigara?
hangi zaman kısa, hangi olay hafızanda?
***
dalıp gittiğin yer mi uzak, zihninde canlanan tebessümler mi eski, bilemedim.
gülüşün genç kalmış. neyle besliyorsun? bakıcısı kim?
şimdi sorular:
bi’ cümle kurdun geçen, her şeyi geçtim de (…)
her şeyi geçtin mi?
nerede olursa olsun (…) demiştin,
neredesin?
hayatının bi’ ucundan (…) diye başlayan mektubunu yaktım en son,
çivili ucundan mı tuttun?
umarım kader güzelliğimizi (…) diye suçu / yükü üstünden atan bir sonuç cümlen var,
umduğun kader mi?
sorulara ara veriyorum.
dudaklarını korumak için sürdüğün şey bende kalmış. kapağını açıp kokladım.
Allah korusun.