Hayır olamaz.
Bu can seninle ilgili olmusuz bir şey yapamaz. Yapsa dahi
Yaşayamaz.
Kırmak fiilinden bahsettiğin andan beri düşünüyorum “Seni kırmış olabilir miyim?” diye, bu mümkün değil. Çocukken sevdiğimiz saklardık, sonradan bulamayacağımız kadar derinlere hem de. Öyle bir şeysin benim için. En çocuk halimle seviyorum seni ve kendim dahi bulamıyorum seni içimde. Belki bulsam kırarım seni, beni paramparça ettiğin gibi belki. Oysa yok öyle bir durum. Bir yüzün var diye umuyorum ve ona göre ölüyorum ben. Yazık bir sefalet içerisinde dahi sana karşı inceliyorum, inceliyorum tekrar inceliyorum. Kalın bir bünyenin kırmasından bahsediyorsun, kırıyorsun. Tozum dumana karışıyor hem de… Ben bunu mu hak ediyorum? Sence evet!
Kınından çıkmış senin “olmamış ben” kılıcın.
Ben asla o kına girmeyeceğim biliyorum, neye savaş veriyorum onu da bilmiyorum aslında. Tek isteğim iyi olman. Bunun için çırpınmam dokunuyor sana galiba. Çırpınışlarım hiç dokunmadı bana, ne bana ne de gururuma. Savuruyorsun kılıcını işte! Hiç korkmadan hem de. Keser mi, öldürür mü diye düşünmeden hem de!
Ben kıydıysam affet.
Kıymadım
Kırdı isem
Ki
Yapamam
Düşünmeden affet.
Bir gün kellemi uçurduğunda
Akacak kanım senin için.
Doyacaksın
Bana
Ve
Yokluğuma.