Hayallerimi sattığım acılar ölmüşler açlıktan. Tarihe geçtiler “açlıktan ölen ilk hisler” diye… İçimi ürperten sesler kısıldı, çatal çatal her cümle. Bir masum büyüttüm içimde, genç yaşta gitti. Çıplak bedenine her dokunuşumda adını sayıklardı, el değmeden üretilmiş bir aşktı, sizlere ömür dilekleriyle ayrıldı aramızdan. Avuntuyla yaşayan garibim başka bir dünyada sana kavuşmanın avuntusuyla göçtü gitti ve yalnızın biriydi. Uzayıp giden cümlelerde boğuldu kaç kez ama soydu kabuğunu arındı tüm kirlerden. Sen uyurken birinin kollarında o başını omuzuna yasladı ve yirmi dört saat seni izledi yanaklarında tebessüm, bir gözünde mutluluğunun yaşları diğer gözünde de kaybetmenin yaşlarıyla.. Hangi dillerde konuştu aşkı, hangi dillerde anlattı seni kim bilir? Belki de en başta doğru olanı yapıp susup gitmeliydi -payına düşen ile birlikte- ama kim becerebilmiş ki susup gitmeyi? Ne zaman bahis açılsa yokluğundan birileri hep konuşuyor ama sadakatin oralı bile olmuyor. O doğuştan sevmez böyle şeyleri.
[Taslak]