“… gelişinin üzerinden kaç zaman geçti bilmiyorum ama gelişinden sonra yüzümden geçen gözyaşlarım okyanus…”
Bir dağın başında kalbim oksijen için can çekişirken aşkın tanımını getirdim tekrar önüme. “… aynı havayı soluduğunda daha az nefes almaktır…”
Kaç aşık sevdiğinin yanında ciğerlerini doldurur bilmiyorum ama ben kokunu muhafaza edebileceğim kadar soludum o havayı. Yıldızlar şahit. Benim dilim yalanı bıçaklasa da yıldızlar şahit, yıldızlar masum, yıldızlar…
Onlar dile gelse anlatsalar kaç kere sensiz baktığımı onlara, kaç kere dualarıma bahane ettiğimi söyleseler. İnandıklarını anlatsalar, sabrımı söyleseler sana. Gözlerin çakmak çakmak bakacaksa eğer yıldızlara dil oldum ben. Bil.
…
İmkansızdan bir önceki durakta buldum seni. Belki de hep orada bekliyordum ben, sen yeni geldin. Koşuşturup duran çocukların arasında dimdik, gözlerini kırpmadan bir adamı oynadım tam 761 gün. Ve sen mutlu oluyorken; öyle sanıyorken, ben aşık oluyordum sana damla damla.
Zor, birini “en güzel” yapan sıfattır diyerek zorlaştırıyorum seni içimde. O kadar zorlaştırıyorum ki bazen hayallerime ortak ederken utanıyorum kendimden. Nasıl oldu da sevebildim bu kadar diye soruyorum kendime. Akışına bırakınca seni hiç bilmediğim ve daha önce görmediğim bir şiddette büyüyorsun. Önüne geçeyim diyorum. Acımıyorsun / Ezip geçiyorsun.
Ayaklarının dibinde bir çocuk. Veda etsen, hayatının anlamıyla kaybolup gidecek. Sessizce çıkıp gitsen kaşlarıyla, gözleriyle, etiyle, sesiyle seni bekleyecek.
Yalnızlıktan bağımsız bir şey şimdi yaşadıklarım. Çocuk dönüp duruyor yatağında uyumak için. Ama bir sesle irkilip hayatının göbeğinde oturan güzeli seyrediyor.
…
Bir gün dizlerimi parçaladığım yerde gülerken gördüm seni. Ben çocukluk masumluğumu giyinmiştim, cebimde turbo sakızlarım. Sen de aynı masumlukta ağzını yüzünü bulaştırdın eskilerin dondurmasına. Çocuktuk biz. Büyümedik. İçimde yukarı doğru koşan bir sevda var. Onun kadar hızlı atıyor yüreğim. Yalnızlık zor olsa da “Sensizlik” apayrı bir şey.
İlk heyecanlandığım yerde
İlk gözlerimin doluşunu izlediğim yerde
Heyecanlandım
Gözlerim doldu.
Uçsuz bucaksız bir mutluluksa dilediğin;
Aç kollarını ve yatağına at kendini.
Mutluluğun ilk kartopunu attım yüreğine
Çığ olup geliyor ayaklarının dibindeki çocuğun önüne.
Alt mahalledeki aşık çocuğun söylediği şarkı kadar masum, boğazına sarılan çocuk kadar deli, hissedemeyeceğin kadar çok.
[Dünaydın Sevgilim]